Raffello Sanzio’nun Atina Okulu Freskinde Anaksimandros(Pisagor’dan kopya çekmeye çalışan şahıs)
YAŞAMI
Anaksimandros, Thales’in öğrencisi ve arkadaşıdır. MÖ 610 yılında doğduğu, 547 yılındaysa öldüğü tahmin edilmektedir. Hayatı, öğretisi ve görüşleri hakkındaki bilgileri Thales’te olduğu gibi Aristoteles, Diogenes Laertios ve Teophrastos’tan almaktayız.
Tıpkı dostu Thales gibi kendisi de çok yönlü bir insandır. Doğa filozofu olmasının yanı sıra matematikçi, devlet adamı, astronom ve kartograftır. Bu en son saydığım meziyeti önemli çünkü Anaksimandros’un Yunanlılarda ilk defa yer ve gök haritası yapmaya çalışmış kişidir. Anaksimandros’un Yer haritası oldukça ilgi çekicidir. Bu haritada ortada bir kapalı deniz ve bu kapalı denizi çevreleyen kara parçaları bulunmakta. Bu kapalı deniz Akdeniz’dir. Avrupa, Asya ve Afrika kıtlarından oluşur. Yunan koloni ve şehir devletlerinin bulunduğu alanlardır ayrıca buralar.
Evren anlayışının Thales’inkine kıyasla çok daha gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz. Anaksimandros, Dünyanın bir silindir şeklinde olduğunu, güneşin batıdan battıktan sonra bu silindirin altından geçerek tekrar doğudan doğduğunu iddia etmiştir. Bu fikir açıkça görülüyor ki Thales’in su üstünde yüzen, tepsi şeklindeki dünya tasavvurundan çok daha açıklayıcıdır(elbette ki bir yere kadar).
Anaksimandros’un bu fikri beraberinde Dünyanın altında herhangi bir dayanak olmadığı, havada asılı kaldığı düşüncesini de beraberinde getirmektedir. Aklımıza gelen bu düşünce yerindedir çünkü Anaksimandros’un kendisi de zaten bunu kabul eder ve oldukça spekülatif bir biçimde dünyanın bu boşlukta, havada kalabilmesini evrenin tam merkezinde bulunması ile açıklar. Anaksimandros’a göre dünyanın, evrenin her köşesine olan uzaklığı eşittir. Bir nevi atalet durumu. Bu nedenle dünya herhangi bir yere dayanmaksızın, hareketsiz bir şekilde durabilmektedir.
Ayrıca Anaksimandros’un Yunan dünyasına güneş saatini(gnomon) getiren kişi olduğu söylenir.
Bir Roma mozaiğinde elinde Güneş Saati tutan Anaksimandros
ÖĞRETİSİ
Daha önce değindiğim gibi Anaksimandros’ta Thales gibi bir doğa filozofudur. Doğa hakkında bir eser kaleme alan ilk filozoftur. Bu eserinin adı Doğa Üzerine(Peri Pyseos)’dir. Eserin başlığının Anaksimandros’un kendisinin mi yoksa ondan sonra gelenlerin mi bu ismi seçmiş olduğu net değildir. İhtimaller ikinci kısımda yoğunlaşmakta.
Anaksimandros’ta tıpkı Thales gibi ana maddenin, arkhe’nin ne olduğu sorusunu sorar. Bu soruya verdiği cevap; aperion’dur. Bu terim felsefe tarihinde büyük tartışmalara yol açmıştır çünkü aperion Yunanca’da hem nicelik bakımından sınırsız olan, hem de nitelik bakımından belirsiz olan anlamına gelir. Anaksimandros’un bu anlamlardan hangisini kastettiğine dair farklı yorumlar getirilmiştir.
Anaksimandros, Doğa Üzerine adlı eserinde geçen ve bizzat kendisine ait olduğu söylenen cümlesi:
‘’Var olan şeylerin ilkesi aperion’dur. Şeyler ondan meydana gelirler ve yine zorunlu olarak onda ortadan kalkarlar; çünkü onlar zamanın sırasına uygun olarak birbirlerine karşı işlemiş oldukları haksızlıkların cezasını öderler.’’
Anaksimandros’un bu sözleri bize aperion hakkında pek ipucu vermez bu nedenle bazı tahminlere ve farklı yorumlara başvurmak zorunda kalmaktayız. Felsefenin asli yapısı gereği yorumlar birbirinden oldukça farklı olabilmektedir. Bunların üzerinde kısaca durmaya çalışacağım. Aristoteles’i izlersek aperion’u niceliksel bakımdan sınırları olmayan veya gözle görülemeyecek kadar büyük anlamamız mümkün olabilir.
Anaksimandros’un kendi cümlelerinde aktardığı gibi, şeyler aperion’dan çıkmakta ve yine ona dönerek yok olmaktadırlar. Bunun nedeni ise birbirlerine karşı işledikleri suçlar(haksızlıklar vs). O zaman buradan dünyanın zıtlardan ve karşıtlardan meydana geldiği anlamı çıkmaktadır. Bu zıtlar ve karşıtlıklar doğar, dünyaya ve evrene hükmeder ve tekrar doğdukları yerde ortadan kalkarlar. Bu doğuş ve yok oluşu evrene uyarlarsak ki aslında uyarlamamız gerekir çünkü aperion, arkhe probleminin cevabıdır. Arkhe problemi de evrenin başlangıcında bulunan şey veya evrenle birlikte maddenin de yapısını teşkil eden ve değişmeden kalabilen şey olarak nitelendiğine göre, Anaksimandros’un bu zıtlık ve karşıtlıkların var olup, yok oluşu evrenin de doğup, yok olduğu yorumuna zemin hazırlar. Bu ulaşılan yorum(veya sonuç) bize aperion hakkında daha fazla bilgi verir. Çünkü eğer sürekli bir yok oluş ve tekrardan doğuş içerisindeysek, ve bu döngüye evrenin kendisi de dahilse, evrenin kendisinin, maddenin, şeylerin tekrardan meydana gelebilmesi için, onu meydana getiren şeyin sonsuz olması gerekir. O halde aperion, uzayda sınırları olmayan, yani sonsuz olan şey anlamına gelir.
Anaksimandros’un düşünceleri arasında kafaları karıştıran bir diğer mevzu; sonsuz sayıda evren olduğunu söylemiş olmasıdır. Farklı filozoflar bu konuda farklı pozisyonları alır. Bu konuda fazla detaya girmeyi gerekli görmüyorum bu nedenle direkt sonuca varacağım: filozofların sonsuz evren tasavvurundaki ana sonuç bu evrenleri yaratan, var eden maddenin de sonsuz sayıda olmasıdır. Bu da bizi yukarıda yaptığım aperion tanımına götürür bizi.
Anaksimandros’un diğer görüşlerine geçmeden önce bu konuda ilginç, kısa bir yorum daha aktarmak istiyorum. Hesiodos’un Theogonia’sında tanrıların doğuşunu anlatırken, tanrıların ve diğer geri kalan her şeyin kendisinden çıktığı bir madde olan Khaos’tan söz eder. ‘’Her şeyden önce var olan Khaos’tu’’ der Hesiodos. Khaos kelimesi Yunanca’da “boşluk, açıklık, esneyen yarık, uçurum” anlamlarına gelir ve tüm varlıkların boşluktan ya da bilinmeyen büyük bir uçurumdan sıçramış olduğunu ima eder. İlginçtir, Hesiodos’un anlatımında da bir zıtlık, karşıtlık çıkar karşımıza; Khaos’un karşıtı olan Kosmos... Anaksimandros ile Hesiodos arasındaki benzerlik gözden kaçacak gibi değildir. Bu nedenle Anaksimandros’un Khaos fikrinin laikleşmiş bir biçimini öne sürdüğünü savunanlar vardır. Pekte kısa bir yorum olmadı ama bilinmeye değer, hoş bir ayrıntı.
Anaksimandros’un ilginç ve cesur bir görüşüne geçmek istiyorum şimdi: Hayatın denizlerde başladığı ve insan dahil diğer canlıların öncelikle suda yaşadığı ve daha sonra karaya çıktıklarını söylemiştir. Ayrıca kendisi insanın kökeni hakkında gayet açık bir görüşe sahiptir. Ona göre insan türünün ataları önce balıkların vücutlarında doğmuş ve gelişimlerini tamamladıktan sonra karaya çıkmışlardır. Bunu ilk okuduğumda ciddi ciddi sallamasyon bir bilgi olduğunu düşündüm çünkü Modern Evrim Kuramı’nın ilkel bir halinden başka bir şey değil bu. 2500 yıl önce yaşamış bir insanın bu derece isabetli bir tahminde bulunmuş olması hayret verici gerçekten.
Tüm bu anlatımlarımın sonucunda görüyoruz ki Anaksimandros’un dünyası tanrılar tarafından kurulmamış ve tanrılar tarafından yönetilmeyen ilk gelişmiş felsefi dünyadır(Ahmet Arslan, İlkçağ Felsefe Tarihi,110).
FRAGMANLAR
KİŞİLİĞİ HAKKINDA
Praksiados’un oğlu, Thales’in halefi ve öğrencisi Miletoslu Anaksimandros...(Simplikios, Fizik Şehri, 24.13-14);
Thales’in tanıdığı ve vatandaşı Anaksimandros...(Strabon, Coğrafya);
Spartalılar, doğa filozofu Anaksimandros tarafından, deprem olacağı için, kenti ve e evlerini terk etmeleri ve tarlalarda silahlarıyla birlikte yatmaları için uyarıldı. Tam o anda tüm kent harabeye döndü ve Taygetus Dağı’nın zirvesi fırtınadaki geminin kıç tarafı gibi parçalanıp koptu.(Cicero, Kehânet, 1.50.112);
Ephesoslu Diodoros Anaksimandros üzerine yazdığı yazısında Empledokles’in onu trajik tavırlara bürünerek ve görkemli elbiseler giyerek taklit ettiğini söyler.(Diogenes Laertios, 8.70).
ÖĞRETİSİ HAKKINDA
...bilindiği kadarıyla Yunanlar arasında doğa üzerine yazılmış bir incelemeyi yayınlamaya ilk cesaret eden oydu.(Themisitos, Nutuklar, 26 317c);
Doğa Üzerine, Yeryüzünün Tasviri, Sabit Yıldızlar Üzerine, Küre ve başka birkaç çalışma yazdı.(Suda A.1986);
Eratosthenes, Homeros’tan sonraki ilk iki coğrafyacının... Anaksimandros ile Miletoslu Hekataios olduğunu söylüyor. İlk coğrafi levha ya da haritayı(pinaks) yayınlayan Anaksimandros...(Strabon, Coğrafya,1.1.11);
Karanın ve denizin çevresini ilk o çizdi, bir de gök küre hazırladı.(Diogenes Laertios, 2.2);
Var olanların ilkesinin sonsuzun(aperion) doğası olduğunu ve ondan gökler ile içindeki dünyaların ortaya çıktığını fakat bu doğanın ebedi ve yaşlanmaz olduğunu, tüm dünyaları kapsadığını söyledi. Zamanın ise oluşu, varlığı, ve bozuluşu belirleyen olduğunu söyler.(Hippolytos, Bütün Sapkınlara Reddiye, 1.6.107);
Anaksimandros var olanların ilkesinin sonsuz olduğunu söyler. Her şey ondan meydana gelirmiş ve her şey ona dönerek yok olurmuş. Böylece sonsuz dünyalar meydana gelir ve doğdukları yere dönerek yok olurlarmış. Ayrıca neden dolayı sonsuz olduğunu da söyler, böylece oluş ve temel hiçbir şeyi dışarıda bırakmaz.(Aetios, 1.3.3);
Anaksimandros’a göre Güneş çemberi yeryüzünden 28 kat daya büyüktür. Tekerleğe benzeyen, ateşle dolu ispit oyuğuna sahiptir, parlayan yerlerinden tıpkı bir körüğün üflemesi gibi ağız yoluyla ateşi gönderir. İşte bu Güneş’tir.(Aetios, 2.20.1);
Anaksimandros, Ay’ın kendi ışığı olduğunu ama bu ışığın bir biçimde Güneş’inkinden daha zayıf olduğunu söylüyor.(Aetios, 2.28.1);
Güneşin dönüşümleri, zamanları, mevsimleri ve ekinoksları ayıt etmek için Güneş saati millerini ilk olarak ayarlayan Anaksimandros’tu.(Aetios, 2.29).